7 Ocak 2013 Pazartesi

Marxizm ve Sinema

Karl Marx ve Frederick Engels, Marxizm'in iki kurucusu, sinema sanatının doğuşunu görmemişlerdi, Marx 1883'te, Engels de 1895'de vefât etmişlerdi. sinema sanatı ise, biraz daha sonra, önce Lumiere Kardeşler tarafından icât edilmiş, sonra da dünyaya yayılmıştı. Marx'ın ve Engels'in görmediği sinema sanatında bir çok Marxist sinemacı yetişmişlerdi. Rusya'da, Sergei Eisenstein, Pudovkin, Dziga Vertov gibi Marxist sinemacılar, Almanya'da, Fritz Lang, Fransa'da Jean Renoir, Marcel Aymé, Abel Gance, İtalya'da Roberto Rossellini, İspanya'da Louis Bunuél, Amerika'da Chaplin, Fairbanks, Keaton, Griffith gibi Marxist sinemacılar yetiştiler. sinema sanatı, daha kuruluşunda Marxizm'in bir uygulaması gibiydi, sinema salonlarının inşa edilmesi ile milyonlarca halk sinema salonlarına film izlemeye gitmişlerdi yıllarca. sinemada Marxizm nasıl uygulanmıştı? Eisenstein'a göre, "diyalektik materyalizm" ve "tarihî materyalizm", sinema sanatının ihtiyaç duyduğu felsefeyi ve metodolojiyi getiriyordu. Fransız sinemacılar, Marxizm'in "realizm" anlayışının sinemadaki uygulanışının doğal bir eğilim olduğunu kanıtlamışlardı. Amerikalı sinemacılar, meselâ Chaplin, Marxizm'in modern kapitalist topluma yönelik eleştirilerini sinemalaştırmışlardı. Chaplin'in "Modern Zamanlar" filmi, Karl Marx'ın "Kapital"inin sinemaya uyarlanışı gibiydi. İtalya'da, İtalyan sinemacılar, Marxizm'in getirdiği "sosyalist realizm"i ve "diyalektik materyalizm"i sinemaya uyarlamışlardı. sinema sanatı, Sovyetler'deki tarihinde, Marxizm'in doğal bir uygulama alanı olmuştu. Lenin, sinema sanatını teşvik eden kararlar almıştı. Marxist liderlerin çoğu sinema izleyicileriydi. Türkiye'de de, sinema sanatının ilk örnekleri, Marxist sinemacıların eserleriydi. Atatürk de sinema sanatını teşvik eden kararlar almıştı. Nâzım Hikmet, Muhsin Ertuğrul gibi ilk sinemacılar, Marxizm'i sinemaya, tiyatroya, edebiyata uygulayan sanatçılardı. Marxizm, felsefe olarak "hareket"i,"madde"nin ve "ruh"un ya da "zihin"in "hareket"ini esas alıyordu, sinema sanatı da bir "hareket sanatı" idi. sinema, "hareketli resimler"le hazırlanıyordu, görüntülere "öyküsel bir hareket" kazandırıyordu sinemacılar. "hareket", Marxizm ile sinema sanatını yaklaştıran bir temeldi, bir koşuldu. "hareket"e bağlı bir zihin durumu getiriyordu Marxizm, sinema sanatı da "hareket"e bağlı bir görme biçimi getiriyordu. Marxizm, farklı açılardan, sinema sanatının bir kaynağı, bir temeli, bir gerçeği idi.
SİNAN ÖNER